Sivillere karşı yapılan katliamlar, uluslararası insani hukukun açık bir ihlali olarak kabul edilmektedir ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, silahlı çatışmalar sırasında sivilleri hedef almayı veya onların yaşamlarını ve güvenliğini tehlikeye atmayı yasaklamaktadır. 1977 tarihli Ek Protokol I de dahil olmak üzere uluslararası anlaşmalar, devletlerin ve savaşçıların askeri hedefler ile siviller arasında ayrım yapmasını gerektirmekte ve sivillere yönelik herhangi bir kasıtlı saldırıyı suç saymaktadır. Cenevre Sözleşmesi'nin 27. maddesi, sivillerin her zaman şiddet eylemlerinden korunması gerektiğini ve onların yaşamları, fiziksel veya zihinsel bütünlüklerinin ihlal edilmemesi gerektiğini, buna şiddet, saldırı, cinayet veya işkence yoluyla da olsa belirtmektedir.

Hastane İçindeki Sivil Halkı Hedef Alan Hava Saldırısı
İsrail savaş uçakları, Gazze Şehri’nde bulunan Nasr Çocuk Hastanesi’nin Al-Nasr Caddesi ile Al-Oyoun Caddesi’nin kesişimindeki kapısını önceden herhangi bir uyarı veya bildirimde bulunmadan hedef aldı. Bu saldırı, çok sayıda sivilin şehit olmasına ve yaralanmasına neden oldu.

Filistinlilerin Güney Gazze’ye Yönelik Kitlesel Göçü
Ellerinden geldiğince eşyalarını taşıyarak yaya olarak hareket eden Filistinliler, İsrail işgaline ait savaş uçaklarının bombardımanından kaçmak için Gazze Şeridi’nin güneyine zorla göç ettirildi. Bu durum, Gazze Şehri’nde sivilleri, çocukları ve kadınları hedef alan hava saldırılarının yoğunlaşması ve kara saldırılarının genişlemesiyle birlikte hastanelerin ve sivillerle dolup taşan okulların hedef alınmasıyla devam ediyor. Kuşatma altındaki şehir, 7 Ekim’den bu yana bu saldırılara maruz kalmaktadır.